10.4 C
İstanbul
27 Nisan 2025, Pazar
Ana SayfaAdaletAB'nin Gerçek Sınavı: Hidrojen, Geri Dönüşüm, Adalet

AB’nin Gerçek Sınavı: Hidrojen, Geri Dönüşüm, Adalet

Tarih:

Önerilen Yazılar

Yağmurdan Elektrik Mi?

Yağmur damlalarını enerjiye dönüştürmek, alışılmışın dışında bir fikir. By Mehmet...

“Yeryüzü Yine Konuştu, Dinleyen Kim?”

Küçük Kıyamet: Tarih Tekerrürden mi İbaret? 10 Eylül 1509 gecesi,...

Dünya Neden Kırılma Noktasına Geldi?

UNU-EHS'nin 2025 raporu, felaketleri değil, onları doğuran sistemleri ve...

Yapay Zekâ Devrimi: Eşitsizlikle Kodlanan Bir Gelecek

Yapay Zekâ ve İnsan İşbirliği “Bazen bir devrim, sadece makineleri...

Pestisitler Ekosistemi Öldürüyor mu?

Kimyasalların Sessiz Yolu BY Mehmet Cömert / BRÜKSEL Tarımda verimliliği artırma...

AB Komisyonu’nun İklim, Net Sıfır ve Temiz Büyüme’den sorumlu komiseri Wopke Hoekstra.

“2040 hedefleri, Umman’dan Amsterdam’a uzanan hidrojen hattı, enerji üreten çimentolar ve Droppie gibi geri dönüşüm projeleri… Peki ya halkın güveni ve enerji adaleti?”

By Mehmet Cömert / Brüksel

Avrupa Birliği, 2040 yılına kadar karbon salımını yüzde 90 oranında azaltmayı hedefliyor. Bu iddialı plan, kıtanın sürdürülebilirliğe olan bağlılığını yansıtsa da, sahadaki uygulamalar ve kamuoyunun tepkisi farklı bir hikâye anlatıyor. Avrupa Birliği Komisyonu’nun İklim, Net Sıfır ve Temiz Büyüme Komiseri Wopke Hoekstra, bu hedefi korurken aynı zamanda esnek uygulamalara da kapı aralıyor: Avrupa dışındaki ağaçlandırma projeleri gibi karbon dengeleme yöntemleri, sınırlar ötesi bir karbon muhasebesinin temellerini atıyor.

Ancak bu yaklaşım, iklim adaleti açısından eleştiriliyor. Karbonu azaltmak için başka ülkelerde doğa projeleri başlatmak, Avrupa’nın emisyon yükünü dışsallaştırması anlamına gelebilir. Bu, yeni bir “yeşil sömürgecilik” tartışmasını da beraberinde getiriyor. Wopke Hoekstra’nın ifadesiyle bu uzlaşmalar “siyasi gerçekliğin gereği” olabilir; fakat hedeflerin içini boşaltma riski de göz ardı edilmemeli.

Hollanda gibi ülkelerde ise iklim politikalarına duyulan güven kırılganlaşıyor. Sosyal ve Kültürel Planlama Bürosu (SCP) tarafından yapılan bir araştırma, halkın çoğunluğunun hükümetin iklim değişikliğiyle mücadelede yeterli çaba göstermediğini düşündüğünü belirtiyor. Özellikle sık değişen politikalar —örneğin güneş paneli kullanıcıları için salderingsregeling’in kaldırılması— vatandaşların sürdürülebilirlik yatırımlarına dair güvenini sarsıyor.

SCP Direktörü Karen van Oudenhoven’e göre, bu güven kaybı sadece bireysel motivasyonu değil, aynı zamanda ülkenin enerji dönüşümündeki ilerlemesini de tehdit ediyor. Çünkü enerji geçişi sadece teknolojik değil; sosyal uyum ve politik istikrar da gerektiriyor.

Bu karmaşık tabloya umut vadeden gelişmeler de eşlik ediyor. Umman’da güneş enerjisiyle üretilen yeşil hidrojenin, amonyak olarak taşınıp Amsterdam limanına ulaşması ve oradan Tata Steel gibi büyük sanayi merkezlerine (Hindistan merkezli, Avrupa’da özellikle Hollanda’nın IJmuiden kentinde faaliyet gösteren büyük ölçekli bir çelik üreticisi olan Tata Steel, kıtanın en büyük sanayi kuruluşlarından biridir) aktarılması planlanıyor. Bu girişim, Avrupa’nın fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltacak stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda enerji diplomasisinin de yeni yüzünü ortaya koyuyor.

Avrupa’nın dış politika vizyonu artık yalnızca barış veya ticaret değil, aynı zamanda enerji rotaları üzerinden de yeniden şekilleniyor.

Hidrojen ekonomisinin bu yeni halkasında, teknoloji kadar güvenlik, altyapı yönetimi ve uzun vadeli yatırım vizyonu da kritik. Umman ile yapılan anlaşma yalnızca ekonomik değil, jeopolitik bir karar. Körfez bölgesindeki istikrarsızlıklar, enerji hatlarının güvenliği açısından yeni riskler doğururken, Avrupa’nın enerji stratejisini daha kapsayıcı ve esnek hale getirme ihtiyacını da ortaya koyuyor.

Teknolojideki inovasyonlar da dikkat çekici. Çin’in Southeast Üniversitesi’nde geliştirilen yeni bir çimento türü, ısı farklarından elektrik üretebiliyor ve bu enerjiyi depolayabiliyor. Bitki gövdelerinin katmanlı yapısından esinlenilen bu sistem sayesinde, köprüler ve yollar sadece yapısal değil, aynı zamanda enerji sistemlerinin aktif bileşenleri hâline gelmektedir. Bu gelişme, sürdürülebilir mimaride adeta bir paradigma değişimini beraberinde getiriyor.

Biyomimetik tasarıma sahip çimento-hidrojel termoelektrik kompozit. © Science China Press.

Akıllı altyapı kavramı, enerji üretiminin desantralize olabileceğini ve kentsel mekanların pasif tüketiciler değil, aktif enerji üreticileri haline gelerek enerji sistemlerinin temel bileşenleri hâline gelmekte olduğunu ortaya koyuyor. Gelecekte şehir planlaması, yalnızca ulaşım ve barınma değil, enerji dolaşımı açısından da yeniden tasarlanacak. Akıllı yollar, kendi elektriğini üreten binalar ve ısı farkıyla çalışan kamu alanları bu dönüşümün öncüleri olacak.

Geri dönüşüm alanında ise Utrecht’te (Hollanda) açılan “Droppie” mağazası dikkat çekiyor. Vatandaşlar burada çeşitli evsel atıkları teslim ederek hem çevreye katkı sağlıyor hem de karşılığında ödüller kazanıyor. Her “drop” QR koduyla izleniyor ve ister kişisel kazanç olarak kullanılıyor, ister hayır kurumlarına bağışlanıyor. Hedef, bu konsepti tüm ülkeye yaymak. Bu tür mikro inisiyatifler, sürdürülebilir yaşamın yalnızca devlet eliyle değil, bireysel katkılarla da şekillenebileceğini kanıtlıyor.

Ancak tüm bu teknolojik ve yapısal dönüşüm, toplumsal adalet ilkesinden bağımsız düşünülemez. “Natuur & Milieu” (Hollanda merkezli çevre ve sürdürülebilirlik organizasyonu), yüksek enerji tüketimi olan hanelerin daha fazla vergi ödeyerek düşük gelirli, enerji yoksulluğu yaşayan gruplara destek olmasını öneriyor.

Örgüt, yıllık 840 milyon euroluk bir bütçeyle, 2030’a kadar enerji yoksulluğunun ortadan kaldırılabileceğini savunuyor. Bu öneri, yalnızca mali bir çözüm değil, etik bir sorumluluk çağrısı olarak değerlendirilmeli.

Enerji yoksulluğu, sadece gelişmekte olan ülkelerin değil, yüksek gelirli toplumların da giderek büyüyen bir problemi. Hollanda gibi sosyal refahın güçlü olduğu düşünülen ülkelerde dahi, artan enerji fiyatları ve gelir eşitsizliği nedeniyle enerjiye erişim hakkı tehdit altında. Bu durum, enerji geçişi sürecinde “kim ödeyecek?” sorusunu yeniden gündeme getiriyor.

Avrupa’nın yeşil dönüşüm vizyonu, teknolojik inovasyon, uluslararası enerji ortaklıkları ve altyapı modernizasyonu ile şekilleniyor. Ancak bu vizyonun sürdürülebilirliği, halkın güveni, sosyal adalet ve politik tutarlılık ile mümkün olacak. Aksi takdirde iklim hedefleri, yalnızca elitist bir proje olarak kalabilir.

Kaynak

-De Telegraaf (2025). “Hoekstra houdt vast aan 2040-doel ondanks weerstand.”

-Trouw (2025). “Nederland haalt waterstof uit Oman.”

-TW.nl (2025). “Cement dat stroom opwekt en opslaat.”

-SCP (2025). “Publieke perceptie op klimaatbeleid.”

-AD (2025). “Droppie opent eerste winkel in Utrecht.”

-Natuur & Milieu (2025). “Progressieve energiebelasting als oplossing voor energiearmoede.”

-European Commission Reports (2024). “Fit for 55: Policy Implications.”

-International Energy Agency (2024). “Global Hydrogen Review.”

-Nature Energy (2023). “Smart materials and their role in sustainable cities.”

Abonelik

- Özel röportajlar

- Sıcak gelişmeler

- Akademik çalışmalar

Yeni Yazılar

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz