Grönland: Küresel Güçlerin Yeni Rotası

Camp Century, 1960’ta ABD tarafından Grönland’da kurulan, 3 km’lik tünel sistemiyle 200 askeri barındıran ve enerji ihtiyacını nükleer reaktörle karşılayan bir askeri üsstü. Ayrıca kafeterya, berber ve şapel gibi tesislere sahipti.
Kalaallit Nunaat: Buzlar Altındaki Zenginlik
“Kalaallit Nunaat, Grönland’ın yerel Inuit dilindeki adıdır ve ‘Kalaallit’in Ülkesi’ anlamına gelir. Dünyanın en büyük adası olarak bilinen Kalaallit Nunaat, yalnızca bu özelliğiyle değil, aynı zamanda sahip olduğu stratejik konumu ve zengin yeraltı kaynaklarıyla da dikkat çekmektedir. Kuzey Kutbu’nun zorlu iklimiyle çevrili olan bu özerk bölge, hem doğal kaynakları hem de jeopolitik önemi nedeniyle uluslararası güçlerin giderek artan ilgisini üzerine çekmektedir.”
Donald Trump’ın Grönland’a Olan İlgisi
2019 yılında dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Kalaallit Nunaat’ı satın alma fikrini dile getirerek dünya kamuoyunun dikkatini bu bölgeye çekmiştir. Danimarka’ya bağlı özerk bir bölge olan Kalaallit Nunaat, Trump’ın açıklamalarıyla jeopolitik tartışmaların odağına yerleşmiştir. Trump, adanın jeopolitik konumunu ve zengin yeraltı kaynaklarını gerekçe göstererek ABD’nin burada stratejik çıkarlarının olduğunu vurgulamıştır. Ancak bu öneri, Danimarka hükümeti ve Kalaallit Nunaat yerel yönetimi tarafından reddedilmiş, hatta bu fikir alaycı bir şekilde karşılanmıştır.
Trump’ın bu girişimi, aslında Kuzey Kutbu’ndaki artan küresel rekabetin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Özellikle Çin, Rusya ve ABD gibi büyük güçler, bölgedeki doğal kaynakların ve stratejik deniz yollarının kontrolü için yoğun bir mücadele içerisindedir. Kalaallit Nunaat’ın zengin maden rezervleri ve eriyen buzulların açığa çıkardığı yeni ekonomik potansiyel, bu ilginin başlıca nedenleri arasında yer almaktadır.
2025 yılında Trump’ın yeniden ABD başkanı olarak göreve başlamasıyla birlikte, Grönland’a olan ilgisini tekrar gündeme getirdiği görülmüştür. 20 Ocak 2025 tarihinde başkanlık yemini ederek görevine başlayan Trump, özellikle Kuzey Kutbu’ndaki stratejik rekabetin daha da yoğunlaştığı bu dönemde, Grönland’ı ABD’nin stratejik bir varlığı haline getirme isteği dikkat çekmektedir. Bu durum, Trump’ın şahsına yönelik eleştiriler kadar, Grönland’ın uluslararası siyaset sahnesindeki önemini bir kez daha gündeme taşımıştır.
Trump’ın önerisi hayata geçmemiş olsa da, Grönland’a duyulan bu sürekli ilgi, Kuzey Kutbu’nun gelecekteki stratejik ve ekonomik potansiyeline ışık tutmaktadır.

ABD Başkanı Donald Trump.
Kalaallit Nunaat: Buzulların Altındaki Gizemli Dünya
Kalaallit Nunaat, ya da bilinen adıyla Grönland, büyük ölçüde devasa bir buz tabakasıyla kaplıdır ve bu buz örtüsü, Antarktika’dan sonra dünyanın en büyük buz kütlesi olma özelliğini taşır. Ancak bu buzulların derinliklerinde, adanın jeolojik ve tarihsel önemini ortaya koyan eşsiz bir dünya saklıdır. Derin vadiler, tarih öncesine ait bitki kalıntıları ve insan faaliyetlerinin izleri, buz tabakasının altında keşfedilmeyi bekleyen zenginlikler arasında yer alır. Bunun yanı sıra, adanın kuzeybatısında, buzlarla kaplı eski bir Amerikan askeri araştırma üssünün kalıntıları bulunmaktadır.
Grönland’ın benzersiz jeolojik tarihi, onu zengin doğal kaynaklara ev sahipliği yapan bir bölge haline getirmiştir. Ada, 21. yüzyılda stratejik öneme sahip doğal metaller ve mineraller açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Bu kaynaklar, teknolojik gelişmeler ve küresel ekonominin sürdürülebilirliği için kritik öneme sahip olup, Grönland’ı uluslararası güçlerin artan ilgisinin odağına yerleştirmiştir.

Grönland
Grönland: Kritik Hammaddelerin Stratejik Merkezi
Küresel ekonominin sürdürülebilirliği için kritik öneme sahip doğal kaynaklar arasında, Grönland’ın sahip olduğu rezervler giderek daha fazla dikkat çekmektedir.
Çoğunluğu hâlâ keşfedilmemiş olan bu mineral zenginliği, yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda uluslararası ölçekte ekonomik ve stratejik değer taşımaktadır.
Avrupa Komisyonu’nun 2023 tarihli raporunda, Grönland’ın 34 kritik hammaddeden 25’ine ev sahipliği yaptığı belirtilmiştir. Bu hammaddeler arasında altın ve gümüş gibi değerli metallerin yanı sıra, lityum, nikel, bakır ve kobalt gibi modern teknolojinin temelini oluşturan metaller de bulunmaktadır. Özellikle elektrikli bataryalar ve yenilenebilir enerji sistemlerinde kullanılan bu kaynaklar, yeşil dönüşümün başarısı için vazgeçilmezdir.
Mineral zenginliklerinin ötesinde, Grönland’ın yer altı kaynakları arasında olivin ve yakut gibi değerli taşlar da yer almaktadır. Greenland Institute of Natural Resources (Grönland Doğal Kaynaklar Enstitüsü), bu doğal taşların yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda bilimsel ve kültürel açıdan da büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Bu nedenle, adanın sahip olduğu bu eşsiz rezervler, sadece ekonomik kalkınma açısından değil, aynı zamanda teknolojik yenilik ve enerji politikaları bağlamında da dikkatle incelenmektedir.
Grönland’ın kritik hammaddeleri, 21. yüzyılın stratejik ve ekonomik dinamiklerini şekillendirme potansiyeline sahiptir. Bu durum, adanın hem yerel hem de uluslararası düzeyde artan jeopolitik önemini ortaya koymaktadır. Bu nedenle Kalaallit Nunaat, sadece bir mineral kaynağı değil, aynı zamanda küresel enerji dönüşümünün ve ekonomik rekabetin odak noktası haline gelmiştir.
Fosil Yakıt Rezervleri ve Çevresel Kararlar
Kalaallit Nunaat, sahip olduğu mineral kaynaklarının yanı sıra kömür, petrol ve doğal gaz gibi önemli fosil yakıt rezervleriyle de dikkat çekmektedir. Bölge, bu yer altı kaynaklarıyla enerji açısından stratejik bir öneme sahiptir. 1970’lerden itibaren, Shell ve ExxonMobil gibi uluslararası enerji şirketleri Grönland’da petrol arama çalışmaları yürütmüş, ancak bu girişimler beklenen düzeyde sonuç vermemiştir.
2021 yılında Grönland, çevresel etkileri öncelik alarak petrol arama ve çıkarma faaliyetlerini tamamen durdurma kararı almıştır. Bu politika değişikliği, ülkenin çevreye duyarlılık konusundaki kararlılığını göstermektedir. Bununla birlikte, ABD Jeolojik Araştırma Kurumu’nun (US Geological Survey) yayımladığı bir rapora göre, East Greenland Rift Havzaları’nda yaklaşık 31,4 milyar varil petrol rezervi bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu durum, Grönland’ın çevresel sürdürülebilirlik kararları ile yer altındaki zengin fosil yakıt rezervleri arasındaki dengeyi yönetme çabasını ortaya koymaktadır.

Grönland’da Kuzey Işıkları
Küresel Rekabetin Yeni Sahnesi: Grönland ve Kuzey Kutbu
Grönland, sahip olduğu doğal kaynakların yanı sıra jeopolitik konumuyla da büyük güçlerin dikkatini çekmektedir. ABD, Rusya ve Çin gibi ülkeler için Kuzey Kutbu, küresel güç mücadelesinin stratejik bir alanı haline gelmiştir. Küresel ısınmanın etkisiyle Arktik buzulların hızlı erimesi, bu bölgedeki jeopolitik dinamikleri derinden değiştirmektedir.
Özellikle buzulların çekilmesiyle birlikte Kuzeybatı Geçidi (Northwest Passage) gibi yeni ve daha kısa deniz yolları açılmakta, bu durum deniz ticareti ve stratejik ulaşım açısından büyük fırsatlar sunmaktadır. Bu rotaların kontrolünü ele geçiren ülkeler, küresel rekabette önemli bir avantaj elde etmektedir.
Kuzey Kutup Bölgesi’nde hak iddia eden Kanada ve Norveç gibi ülkeler, özellikle Rusya ve Çin’in bu bölgedeki etkisinin artmasına karşı güçlü bir direnç göstermektedir. ABD ise Alaska aracılığıyla bölge üzerinde tarihi bir varlığa sahip olmasına rağmen, etkisini genişletme arayışındadır. Örneğin, ABD’nin Alaska eyaletini 1867 yılında Rusya’dan yalnızca 7,2 milyon dolara satın almış olması, bu bölgeye stratejik önem atfettiğinin tarihi bir göstergesidir. Donald Trump döneminde gündeme gelen Grönland’ı satın alma fikri de bu genişleme arzusunun bir yansımasıdır.

Camp Century’nin arşiv görüntüleri. Görseller: ABD Ordusu.
Camp Century: Soğuk Savaş’ın Buz Altındaki Üssü
“Camp Century,” ABD Ordusu tarafından 1960’larda Grönland buz tabakası altında inşa edilen ve Soğuk Savaş’ın stratejik hamlelerinden biri olarak tarihe geçen deneysel bir askeri tesisti. Bu tesis, ABD’nin Arktik bölgedeki varlığını güçlendirme ve olası Sovyet saldırılarına karşı stratejik avantaj sağlama amacıyla tasarlanmıştır. Aynı zamanda, buz tabakasının altında sürdürülebilir yaşam alanları yaratma potansiyelini test eden bir bilimsel girişim olarak sunulmuştur.
Camp Century’nin altyapısı, buz altına inşa edilmiş tüneller ve yaşam alanlarından oluşmaktaydı. Bu üste, nükleer enerji ile çalışan bir elektrik santrali kurulmuş, böylece soğuk ve izole bir bölgede enerji üretiminin alternatif yolları denenmiştir. Ancak tesis, Soğuk Savaş’ın jeopolitik dinamiklerinin ötesinde bilimsel araştırmalar için de bir platform sağlamıştır. Grönland buz tabakasının jeolojik yapısı, iklim değişikliği ve buzulların hareketi gibi konularda önemli verilere ulaşılmasına katkıda bulunmuştur.
Arşiv görüntülerine bakıldığında, Camp Century’nin askeri bir üs olmasının yanı sıra, Grönland’daki yerel ve doğal koşulların ne derece zorlu olduğunu yansıttığı görülmektedir. Ancak tesisin asıl tartışmalı yanı, ABD’nin gizli “Project Iceworm” (Buzkurdu Projesi) planıyla ilişkilendirilmesidir. Bu plana göre, Camp Century bir dizi kıtalararası balistik füze üssü için bir prototip olarak tasarlanmıştı. Ancak teknik ve çevresel zorluklar nedeniyle proje hayata geçirilemedi ve Camp Century 1966 yılında kapatıldı.

Foto: Getty Images
Grönland Halkının Talepleri: Satın Alınamaz Bir Kimlik
Donald Trump’ın Grönland’ı satın alma planları, adanın halkı tarafından güçlü bir dirençle karşılanmıştır. Tarih boyunca Danimarka’ya bağlı özerk bir bölge olan Grönland, halkının büyük bir kısmı tarafından tam bağımsızlık hedefiyle özdeşleşmiştir. Grönland Başbakanı Múte Bourup Egede’nin, “Grönland bizimdir. Satılık değiliz; ne şimdi, ne de hiçbir zaman,” ifadeleri bu direnişi açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Her ne kadar Grönland’ı satın alma düşüncesi günümüz koşullarında gerçek dışı bir fikir gibi görünse de, bu tür girişimlerin kökleri tarihte derinlere inmektedir.
ABD, 19. yüzyıldan itibaren bu bölgeye ilgi göstermiştir. Alaska’nın 1867 yılında Rusya’dan satın alınmasının ardından, dönemin ABD Dışişleri Bakanı William H. Seward, Grönland ve İzlanda’nın da satın alınmasını önererek bu genişleme politikasını sürdürmek istemiştir. 1946 yılında ise Başkan Harry S. Truman, Grönland’ı “askeri bir gereklilik” olarak görmüş ve Danimarka’ya 100 milyon dolarlık bir teklif sunmuştur. Ancak bu girişimler, ne Danimarka ne de Grönland tarafından ilgi görmüştür.
Grönland halkı için bağımsızlık ve kendi kaderini tayin hakkı, ekonomik ve jeopolitik kaygılardan çok daha önceliklidir. Geçmişte olduğu gibi, bugün de Grönland halkının ve Danimarka’nın bu tür tekliflere olumsuz yanıt vermesi büyük olasılıkla kaçınılmazdır. Bu durum, Grönland’ın sadece stratejik ve ekonomik bir değer değil, aynı zamanda halkının kimliğinin ve bağımsızlık arzusunun sembolü olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Kaynak
-GEUS. Review of the critical raw material resource potential in Greenland.
-Greenland Institute of Natural Resources. Environment and Mineral Resources.