9.7 C
İstanbul
19 Nisan 2025, Cumartesi
Ana Sayfaİklimİklim Değişikliği, En Az Kirletici Toplulukları Daha Fazla Su Baskını Riskiyle Karşı...

İklim Değişikliği, En Az Kirletici Toplulukları Daha Fazla Su Baskını Riskiyle Karşı Karşıya Bırakıyor

Tarih:

Önerilen Yazılar

Dünya Neden Kırılma Noktasına Geldi?

UNU-EHS'nin 2025 raporu, felaketleri değil, onları doğuran sistemleri ve...

Yapay Zekâ Devrimi: Eşitsizlikle Kodlanan Bir Gelecek

Yapay Zekâ ve İnsan İşbirliği “Bazen bir devrim, sadece makineleri...

Pestisitler Ekosistemi Öldürüyor mu?

Kimyasalların Sessiz Yolu BY Mehmet Cömert / BRÜKSEL Tarımda verimliliği artırma...

ABD İran’ı Vuracak mı?

Diego Garcia’dan Yükselen Sessiz Tehdit ve Nükleer Diplomasi Üzerine...

Alevlere Karşı Yapay Zekâ İşe Yarar mı?

Türkiye'de çıkan orman yangınları BY Mehmet Cömert / BRÜKSEL FireSat projesi,...

Mehmet Cömert / BRÜKSEL

Bristol Üniversitesi Araştırması: İklim Değişikliğine En Az Katkı Sağlayan Küçük Ülkeler, Yıkıcı Etkilerin Yükünü Taşıyacaklar.

Bristol Üniversitesi’nin yeni bir araştırması, iklim değişikliğine en az katkıda bulunan dünyanın en küçük ülkelerinin, bu küresel krizin en yıkıcı etkilerini şimdiden deneyimlemeye başladığını ortaya koyuyor. Araştırma, bu ülkelerin iklim değişikliğinin ağır sonuçlarını taşıdığını ve bu yükün önümüzdeki yıllarda daha da artacağını vurguluyor. Düşük karbon salınımına sahip olan bu küçük ülkelerin sakinleri, deniz seviyesi yükselmesi, aşırı hava olayları ve diğer iklim felaketleriyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu durum, küresel iklim adaletsizliğini derinleştiriyor ve en fazla zararı, iklim değişikliğine en az katkıda bulunan ülke sakinlerinin gördüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor.

İklim değişikliği en az kirletici topluluklar.

Bu harita, dünya çapındaki 57 Küçük Ada Devleti’nin konumlarını, Pasifik’teki (kırmızı) ve Karayipler’deki (siyah) en yoğun nüfusa sahip bölgelerle birlikte göstermektedir. Küçük Ada Devletleri genellikle çok küçüktür, bu nedenle sel riski gibi küresel çevresel çalışmalarda sıklıkla göz ardı ediliyordu. Resim: Bristol Üniversitesi.

Bristol Üniversitesi’nin yürüttüğü bir araştırma, Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri’nde (SIDS – Small Island Developing States) yaklaşık 8,5 milyon kişinin, yani nüfusun %20’sinin, kıyı bölgeleri ve iç kesimlerde su baskını riskiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. SIDS, Pasifik, Karayipler, Hint Okyanusu ve Güney Çin Denizi gibi okyanus bölgelerinde yer alan, genellikle düşük gelirli, çevresel değişikliklere karşı hassas olan ve sınırlı kaynaklara sahip küçük adalardan oluşan ülkelerden oluşmaktadır. Araştırmaya göre, bu ülkeler, deniz seviyesi yükselmesi ve aşırı hava olayları gibi iklim değişikliği etkilerine karşı oldukça savunmasızdır.

Araştırmaya göre, Pasifik, Karayipler, Hint Okyanusu ve Güney Çin Denizi’nde bulunan 57 ülkeden üçü — Bahamalar, Guyana ve Tuvalu — bu riskin daha da yüksek olduğunu gösteriyor; bu ülkelerdeki nüfusun %60’ından fazlası su baskınlarına maruz kalıyor.

İspanya’nın Valensiya kentinde rekor kıran yağışlar ve felaket manzaralarının ortasında, bu bulgular dünya genelindeki insanlar için sel riskinin ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

“Su baskını, artık dünya genelinde pek çok insan için ciddi bir tehdit oluşturuyor.”

Üniversitenin Cabot Çevre Enstitüsü’nde Araştırma Görevlisi olan Leanne Archer, şu değerlendirmeyi yaptı: “Su baskını, artık dünya genelinde pek çok insan için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu çalışma, sıklıkla gözden kaçan Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri’nin, iklim değişikliğine en az katkıda bulunmalarına rağmen, orantısız bir şekilde yüksek su baskını riskiyle karşı karşıya olduklarını ortaya koyuyor.”

Araştırmalar, gelecekte küresel ısınmanın en iyimser senaryosunda bile, deniz seviyelerinin yükselmesi, fırtına dalgaları ve tropikal kasırgalar gibi aşırı yağış olaylarının etkisiyle su baskınlarına uğrayan insan sayısının önemli ölçüde artacağını gösteriyor. Bu artış, gelişmiş ülkelerde, örneğin ABD ve Birleşik Krallık’ta, sırasıyla nüfuslarının yaklaşık %13 ve %8’inin su baskınlarından etkilenmesiyle karşılaştırıldığında, çok daha büyük bir ölçeğe ulaşacak.

Başka bir deyimle; Gelişmiş ülkelerdeki bu mevcut sel riski, karbon ayak izi en düşük olan Küçük Ada Devletleri gibi ülkelere kıyasla çok daha düşük kalmaktadır. Küresel ısınmaya en az katkı sağlayan bu küçük ada ülkeleri, deniz seviyesi yükselmesi ve aşırı hava olayları karşısında çok daha savunmasızdır ve bu tür felaketlerden etkilenen nüfus oranları çok daha yüksektir.

İspanya’nın Valensiya kenti.

İspanya’nın Valensiya kenti (foto: ANP)

Leanne, açıklamasında şunları söylüyor: “Bu bulgular, bu ülkelerin aşırı iklim etkilerine uyum sağlamalarına ve bu etkileri hafifletmelerine yardımcı olmak için bir harekete geçilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu durum, en düşük emisyon senaryosunda bile, insanların yaşamlarını ve geçim kaynaklarını tehdit etmektedir.”

İklim Değişikliğinin Yıkıcı Etkileri

SIDS (Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri), nüfusu 1.000 ile 7.000.000 arasında değişen küçük ada ülkeleridir. Birleşmiş Milletler (BM), bu ülkeleri iklim değişikliğinin etkilerine özellikle savunmasız olarak tanımlar. Bu devletlerin çoğu, kıyı bölgelerinde yoğunlaşmış nüfuslara sahip olduğu için, kıyı sel riskleri büyük bir tehdit oluşturur. Ancak yapılan araştırmalar, iç bölgelerdeki su baskınlarının da önemli bir sorun olduğunu ortaya koymuştur. İç kesimlerdeki su baskınları, SIDS ülkelerinin nüfusunun %81’ini etkileyen büyük bir tehlike yaratmaktadır.

Leanne, devamında şu açıklamayı yaptı: “Bu bulgular, bu ülkelerin iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine uyum sağlamalarına ve bu etkileri hafifletmelerine yardımcı olmak için derhal harekete geçilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. En düşük emisyon senaryosunda bile, bu aşırı olaylar yaşamları ve geçim kaynaklarını tehlikeye atmaya devam edecektir.”

“Modeller, iklim değişikliğinin sera gazı emisyonlarına en az katkıda bulunan bölgeler ve topluluklar üzerinde haksız ve orantısız bir etki yarattığını ve aslında bu sorunun daha da derinleşmesine neden olduğunu ortaya koyuyor.”

İklim değişikliği, yağışlar, nehir akışları, aşırı dalga yüksekliği, fırtına dalgaları ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi birçok faktörün etkisini şiddetlendirerek, SIDS (Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri) gibi bölgelerde sel riskini artırmaktadır.

Küresel ısınma 2100 yılına kadar yalnızca 1,5⁰C ile sınırlı kalsa bile, araştırmalar, SIDS (Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri) nüfusunun yaklaşık %21’inin su baskınlarına maruz kalacağını öngörüyor. Çalışma, eğer sıcaklıklar 4⁰C veya daha fazla artarsa, bu oranın %23’e kadar yükselebileceğini belirtiyor. Geçtiğimiz ay yayımlanan Birleşmiş Milletler raporu ise, eğer hükümetler karbon emisyonlarını azaltmak için gerekli önlemleri almazsa, dünya genelinde sıcaklıkların 3,1⁰C’ye kadar yükselmesi riski olduğunu vurguladı.

“Gezegen ne kadar ısınırsa ısınsın, Belize, Turks ve Caicos Adaları ve Maldivler gibi ülkeler, hala en büyük risk altında olan bölgeler arasında yer alıyor. Bu ülkeler, iklim değişikliğinden en az sorumlu olsalar da, deniz seviyesinin yükselmesi ve aşırı hava olayları nedeniyle en büyük tehditleri yaşıyor.

Küresel ısınma ilerledikçe, bu tür ülkelerdeki su baskınları ve diğer iklim felaketlerinin etkisi, çok daha geniş bir nüfusu etkilemeye devam edecek. Bu durum, küresel iklim adaletsizliğini daha da derinleştiriyor ve bu ülkelerin karşılaştığı riskleri daha da ağırlaştırıyor.”

Southampton Üniversitesi ile işbirliği içinde yürütülen araştırmada, su riski bilgi ajansı Fathom’un Küresel Sel Haritası kullanıldı. Bu harita, yüksek çözünürlüklü küresel hidrodinamik taşkın modeliyle birleştirilerek, küresel nüfus veri kümeleriyle entegre edildi. Bu sayede, su baskını risklerine dair daha kapsamlı ve ayrıntılı bir analiz yapılması sağlandı.

Bristol Üniversitesi Hidroloji Profesörü ve Fathom’un kurucu ortağı ortak yazar Paul Bates, şu açıklamayı yaptı: “Bu çalışma, sel tehlikesi ve maruz kalmanın doğrudan ölçümleri gibi unsurlar da dahil olmak üzere, su baskınlarından kaynaklanan kayıp ve hasarları değerlendirmek için gereken önemli bir boşluğu dolduruyor. Özellikle, küçük ada devletlerinde su baskını risklerinin yeterince gelişmiş bir şekilde ele alınması açısından büyük bir adım atılmış oluyor.”

“Sonuç olarak, dünya genelindeki siyasi liderlere ve politikacılara zamanında bir uyarıdır: Küresel karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltma taahhütleri, bu taahhütlerin somut eylemlerle desteklenmesi gerektiğini gösteriyor. Aksi takdirde, en az karbon emisyonu salan gelişmekte olan küçük ada devletlerinde, su baskınları nedeniyle yaşanacak potansiyel kayıplar ve zararlar artacaktır.”

Bristol Üniversitesi’nin araştırmalarında, küresel zorluklara dair büyük sorulara cesurca yanıtlar aramak ön planda yer almaktadır. Bu çalışma, net sıfır emisyon hedefi, iklim değişikliği ve sosyal adalet gibi kritik konuları ele almaktadır. Cabot Enstitüsü ise, çevresel değişiklikler, doğal afetler ve afet risklerine yönelik acil çözüm geliştirmeye güçlü bir odaklanma göstermektedir

Abonelik

- Özel röportajlar

- Sıcak gelişmeler

- Akademik çalışmalar

Yeni Yazılar

YORUM YAP

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz